hanefî hasta namazı îma anlayışı

  Hüsnü Köktürk   TB6BHK      husnu66tr@yahoo.com          http://www.geocities.ws/husnu66tr/hasta_namazi.htm

    MEHMET ZİHNİ        Nimet-i İslam      sayfa 354– 1971 basım. Sücud için olan îmâ, rükû için olan îmâ’dan aşağıca olur, yani biraz daha eğilir. Ta ki, rükû ile sücud yekdiğerinden fark    edilebilsin. Eğer sücud îmâsinı, rüku îmâsından farklı etmeyip, onları, yekdiğerine müsavi kılarsa namazı sahih olmaz

Îmâ için eğilmekte mübalağa lazım olmayıp, biri diğerinden farklı olarak, biraz eğilmek kafidir.   (Bundan sonra kitaptaki 3 nolu ve diğer açıklayıcı dip notlar Mehmet Zihni efendiye ait mi yoksa , bir başka açıklayıcıya mı ait pek anlayamadım.

 Sahife altındaki 3 nolu ..yeniden açıklayıcı dip notlar, eğilme ifadelerini anlamamı güçleştirdi. Dip notlar, kimlere aittir, eserin aslında mı vardır yoksa sonradan yetkili birileri mi ilave etmiştir? Eserin bilhassa ilk baskılarında bu konuda birtakım yazılar bulmak mümkündü. Yine de durumu tanıdık bir ilahiyatçı akademisyen (onlar bilgi kaynağı konusunda uzmandırlar) arkadaşıma sorduğumda biliyoruz dedi) 3 nolu dip notun ilk cümlesi Makdisî ikinci cümle de Hanefi fakihlerinden Musannıf’ın ima tariflerini andırıyor. Yazımızın alt kısminda Musannif maddesine bakılması)

Îmâ, baş eğmekle, olabileceğinden  başıyle îmâ’dan aciz olma, ne gözüyle ne kaşıyla ne de kalbiyle, îmâ etmek olmaz. Onun halefi olan îmâ dahi, ele ve ayağa taalluk etmediği gibi, göze ve kaşa ve kalbe dahi taalluk etmez….Sh 355..

Açıklama: Merhum burada imayı 3 kademe olarak belirtiyor. Birinci kademe  eğilme, ikinci kademe  baş eğme, üçüncü kademe ise el, ayak, kaş, göz, kalp ile yapılan ima şekilleridir. Birinci kademe hastalığın en hafif, üçüncü kademe ise hastalığın en ağır olduğu hallere işaret ediyor.

Birinci kademe: olan ima da kastedilen ima vücudun veya belin eğilmesidir. (Îmâ için eğilmekte mübalağa lazım olmayıp, biri diğerinden farklı olarak, biraz eğilmek kafidir)

Merhum burada imanın ne olduğunu iyice açıklamış, imanın eğilme olduğunu belirtmiş bunda da aşırıya gidilmemesini tavsiye ediyor. Aşağıca ima nasıl olur? cevap veriyor yani biraz daha eğilir.  Eğilme ancak belin veya vücudun eğilmesi şeklinde olur. Eğilme denince ancak belin veya vucudun eğilmesi anlaşılır. Baş için, eğilme kelimesi kullanılamaz.  Baş için kullanılan kelime eğ, eğme, eğer, şeklinde olur ve ilaveten baş kelimesi de eklenir. Başını eğ gibi. Eğil dendiği zaman kişi vücuduyla eğilir Merhum burada imanın tarifini de yapmış ve eğilmek anlamı vermiş. [ Sücut iması daha aşağıca olur yani biraz daha eğilir]Hanefi fakihlerinden Musannif ima tarifini dahada belirgin hale getiriyor ve şöyle diyor [Sücudunu rükûundan daha aşağı eğilerek yaparYüzünü yaklaştırabildiği kadar yere yaklaştırması gerekmez.Merhum bu yerinde açıklamaları yaptıktan sonra yeniden açıklayıcı ve hatta yukardaki açıklamalara tam destek göremediğim  3 nolu ve diğer açıklayıcı dip notlar eserin aslında mı vardır, Mehmet Zihni efendiye ait midir yoksa, yetkili birine mi ait pek anlayamadım. ) Kitabın ilk basımlarında bu konuda birazcık daha fazla bilgiler bulunuyordu.

İkinci kademe îmâ, ise  kişide rahatsızlığın biraz daha arttığı, birinci kademeyi yapamayanların yani belini ve vücudunu eğemeyenlerin yapabileceği baş eğme, daha doğrusu baş işaretiyle rükuu mahallini gösterme ve oraya yaklaşma şeklinin  belirtilmesi halidir.

Üçüncü kademe rahatsızlığın  had safhada olduğu, baş işaretini de yapamayanların yapabilecekleri durumlardır ki, bunlar kalp, el, ayak, kaş, göz. ima ki bunlar fukeha nezdinde kabul görmemişlerdir. Ancak Hanefi fakihlerinden İmam Züfer göz ve kalp imasını kabul edenler arasındadır.

****   MUHAMMED  bin KUTBUDDÎN  Îznîkî    Cennet yolu ilmihali  ya’nî, Hicrî kamerî885    *********

 ölüm Edirne m. 1480  Ni’met-i islâm isimli bir eser yazmış ve bu eser pek çok kimse tarafından  kaynak eser    olarak kabul edilmiş. Şimdi sunduğumuz (Cennet Yolu) ilmihâlinin asl ismi  Miftâhul Cennet, Cennet kapısının anahtarıdır.
[m. 1480] senesinde Edirnede vefât etmiş olan Muhammed bin Kutbüddîn-i İznikî “rahime-hullahü teâlâ” yazmışdır.

Yere secde yapmaktan âciz olan, ayakta okuyup, rükû’ ve secde için oturarak îmâ  eder. Oturup rükû için biraz, secde için daha  çok  eğilir. Bedenini eğemeyen, başını eğer. Birşey üzerine secde etmesi lâzım değildir..

.http://www.hayatiinanc.com/wp-content/uploads/yuklemeler/mizrakli_ilmihal.pdf  sayfa 281 erişim 02/01/2020,

Kitap ta Mi- 1480 yıllarının görüş ve uygulamalarını yansıtması bakımından önemlidir. (parantez içi açıklamalar kitabın aslına ait değildirler, emeği geçmiş kişi veya kişilere ait olabilir,? kitap sahife 169 olarak başlamaktadır) Birçok yazara kaynak olmuştur. Lin’k sağlığı devam ederken pdf dosyasının  indirilmesi faydalı olabilir.

.http://www.dinimizislam.com/hakikatkitabevi/indir_pdf.asp

***************************DİYANET fetvaları********************************

https://dinhizmetleri.diyanet.gov.tr/Documents/FETVALAR-2018.pdf   erişim 01/01/2020

… Bu durumda olan bir kimse usûlüne göre, namazını îmâ ile
kılar. Îmâ ile namaz kılan kişi başını rükûda biraz, secdede ise rükûdan
biraz daha fazla eğer. Bununla birlikte, vücudun baş ile birlikte eğilmesiyle
de îmâ yapılmış olur.sayfa 2004

MUSTAFA VARLI   İslam İlmihali    eski–Diyanet işleri başkanlığı din işleri  yüksek kurulu uzmanı   Vakit Yayınları

Hanefi ve Şafii mezhebine göre  

Oturarak namaz kılan kimse, secde için yere kadar eğilemiyorsa hem kıyamı, hem rükuu ve hem de secdeleri oturarak yapabilir.. Ancak bu durumda rükû, biraz eğilerek, sücud ise biraz daha fazla eğilerek yapılmalıdır.   (hasta namazı bahsi)                            **********************************************************************************

İSMAİL KARAGÖZ     Dr          Namaz İlmihali      Diyanet Yayınları

HALİL ALTUNTAŞ         Dr

Hastalığı nedeniyle ayakta veya oturarak namazını kılamayan kimse sandalyede oturarak namazını kılabiliyorsa bu şekilde kılar., rükû ve secdeyi de sandalyede biraz eğilerek yapar. sayfa 221. Eserin yeni basımı yapılmış, birçok ilave bilgiler konulmuş, fakat yukarıdaki ifadelere dokunulunmamıştır. Ancak  sayfa no değişmiştir.

***********************************************************************************

********   Nurul-İzah *** وإن تعذر الركوع والسجود صلى قاعدا بالإيماء وجعل إيماءه للسجود أخفض من إيمائه للركوع فإن لم يخفضه عنه لا تصح ولا يرفع لوجهه شيء يسجد عليه

Rükû ve secde etmek de mümkün değilse oturduğu yerde îmâ ile kılar.  îmâ ederken secde için, rükû için eğildiğinden daha fazla eğilir

Fazla eğilmezse caiz olmaz. Üzerine secde etmek için  yüzüne doğru herhangi birşey yükseltmez……

**********  FİKRİ YAVUZ       İslam  İlmihali     ****************

Secde ve rükuu yapmaktan aciz kalanlar, hastalık durumlarına göre rükuu ve secdelerini vücudu veya başı eğerek  işaretle yaparlar ki buna  İma denir. Vücut veya baş secde için rükû’dan biraz daha fazla eğilerek yapılır. Sh 170

AÇIKLAMA:   Bu tür ima tanımları biraz izaha muhtaçtır. Burada  isteyen başını eğsin isteyen vücudunu eğsin denilmemektedir. Ne zaman vücut eğilir, ne zaman baş eğilir bunu hastalık durumu belirler. …Bak Hamdi Döndüren Kıyam   ayrıca 20 satır aşşağıda   Mebsut 719 nolu diop not

http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/kiyam-namazda.html  erişim 12 ağustos  2013….01/01/2020

Oturarak namaz kılmada rükû ve secdeler güç yettiği ölçüde yapılır. Eğer belin eğilmesi mümkün değilse veya sakıncalı olacaksa, başıyla imâ yapar. İmâda baş secde için rükûdan biraz daha fazla eğilir. Böylece ikisi birbirinden ayrılmış olur.

************Hanefî fakihlerinin fetvaları *******

 Fetevayi Hindiyye   +   Kadıhan          

Ayakta durmaktan, rükû’a eğilmekten ve secdeye varmaktan aciz olan kimsenin, namazı oturarak kılmaya gücü yetiyorsa oturarak îmâ ile kılar. Secdelerini, rüku’larından daha fazla eğilmek sureti ile yapar. Fetevayi Kadihan’da da böyledir……

Fakat, yastık yere konmuş ise ve hasta olan şahıs bunun üzerine secde ediyorsa, namazı caiz olur. Hulasa’da da böyledir. Fakat, böyle yapmakla, o kimse, kötü bir iş yapmış olur. Muzmarat’ ta da böyledir.

Hindiye hasta namazı tercümesi

Bir kimse, sağlam bir halde namaza başlar, fakat sonradan, kendisinin ayakta durmasına mani olacak bir hastalık gelirse, bu kimse, namazını, oturarak rükû’ ve secdelerle kılar. Eğer buna da gücü yetmezse, namazını, oturduğu yerden imâ ile kılar. Buna da gücü yetmeyen kimse ise, namazını, yattığı yerden imâ ile kılar.Tebyîn’de de böyledir.

İzah-yazar : Birinci kırmızı yazılı yerde hasta namazını oturduğu yerde rükuu ve secde yaparak kılıyor. Bu hareketler belin  eğilmesi şeklindedir. İkinci kırmızı yazılı yerde ise hasta beli ile de eğilemiyor ve onun için ima ile kılar deniliyor. Hastanın ima yapacak sadece baş eğilmesi hareketi kalmıştır.)Netice olarak hasta oturduğu yerde dahi belini eğe biliyorsa bel eğilmesi yapacak, bel de eğilemiyorsa baş eğilecek.

http://kitap.fetvalar.com/fetavayihindiye/konu-1914.htm         erişim 17/08/2013…01/01/2020

Lin’k sağlığı devam ederken hasrtalıkta namaz  dosyasını buradan alabilirsiniz. Hanefi fıkhının en muteber kaynaklarından biri olduğu söylenir. 

*********İlahiyat’çı yazar     Ali Bozkurt*******

Camide yan yana dizilen taburelerin caminin ruhuna uymadığını dile getiren Bozkurt “Oturan kişi eğer başını secdeye götürebiliyorsa başını secdeye götürür. Eğer secde yapamıyorsa eğilebildiği kadar eğilir. Rüku içinde onun yarısı kadar eğilir. Sandalyede oturmaktansa halıya oturarak namaz kılmalıdır.

https://dogruhaber.com.tr/haber/626627-cami-adabina-uygun-hareket-edilmeli/   erişim 02/01/2020

     Vehbi Tülek  rivayeti

Memekzâde Mustafa Efendi 47. Osmanlı Şeyhülislâmıdır. Şeyhülis­lâm Muîd Ahmed Efendi’nin damadı ola­rak ilim çevrelerinde tanınmıştır. Tahsili­ni tamamlayıp müderrisliğe geçti. 1066’da (m. 1656) Şeyhülislâmlık verildi. 1066 (m. 1656)’da vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Ayakta fazla duramayan, iftitâh tekbîrini ayakta alıp, ağrı hâsıl olunca oturarak devam eder. Bir şeye dayanarak ayakta durabilen, dayanarak kılar. Ayakta fazla duramayan, iftitâh tekbîrini ayakta alıp, ağrı hâsıl olunca oturarak devameder  Dayanarak oturmak mümkün iken, yatarak îmâ câiz olmaz.   Yere secde yapmaktan âciz  olan, ayakta okuyup, rükû ve secde için oturarak îmâ eder. Oturup rükû için biraz, secde için daha çok eğilir. Bedenini eğemeyen, başını eğer. Bir şey üzerine secde etmesi lâzım değildir…

https://www.türkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/vehbi-tulek/605643.aspx  erişim 02/01/2020       

***********************************************************************************

HASAN YAVAŞ       Kitab-üssalat        Hakikat Yayınları  + online kitap

Yere secde yapmaktan aciz olan, ayakta okuyup, rüku ve secde için oturarak ima eder. Oturup rüku için biraz, secde için daha çok eğilir.  Bedenini eğemiyen,  başını eğer. Birşey üzerine secde etmesi lazım gelmez….  Sayfa 114

***********************************************************************************  MEHMET ORUÇ               Online Kitap    Yolculukta Namaz

İma ile kılar. Yani  rüku için bedeni   ile biraz eğilir. Secde için bundan daha çok eğilir..

…. Oturarak kılarken, rükû’ için bedeni ile eğilir. Secde için, başını yere kor.

http://www.mehmetoruc.com/rehber/namaz2/besvakitnamaz/besvakit/yolculuknamaz.htm    erişim  01/01/2020

*********HAMDİ DÖNDÜREN   Prof Dr.   İslam İlmihali   Erkam Yayınları****

(Kıyam namazda)  Oturarak namaz kılmada rukuu ve secdeler güç yettiği ölçüde yapılır. Eğer belin eğilmesi mümkün değilse veya sakıncalı olacaksa, başıyla ima eder. İmada baş secde için rukudan biraz daha fazla eğilir. Böylece  ikisi birbirinden ayrılmış olur.

Hamdi Döndüren Kendisine attığımız mail’e aşağıdaki cevabı göndermiştir. Cevap hanefî mezhebinin görüşünü yansıtması bakımından önemlidir.

Yan: Hamdi Döndüren hasta namazı    to Husnu Kokturk

Hüsnü Köktürk kardeşimize, Îmâ eğilmek anlamına geldiği için başın eğilmesini de kapsar ve derecesi rahatsız olan kişinin durumu ile ilgili olarak belirlenir. Hz. Peygamber’in yaygın olarak örnek alınan bir hadisinde, oturduğu yerden namaz kılarken önüne eğildiği zaman sert zemine secde etmek amacıyla yüksek bir şey (belki yastık), onun üstüne de tahta türü bir şey koyup namazını kılmaya çalışan kişiyi Allah’ın Rasûlü görünce, önündeki yüksekliği kaldırtmış ve biraz eğilmesi rüku daha fazla eğilmesinin de secde sayılacağını belirtmesi bu konuda fikir veriyor.

Hanefi mezhebi  beden hareket ettirilemezse, baş iması ile namazı yeterli görürken, Şafiiler baş eğilemezse, göz imasıyla da namaz kılınabileceğini söylerken, Hanefiler böyle bir durumda olan hastanın günlük namazı kazaya bırakma hakkının olduğu görüşündedir. Sonuç olarak günümüzde camilerde arka tarafa fazlaca sandalye veya oturma yeri konulmaya başlandı. Bu konuda görüştüğümüz  bazı doktorlar görüşüp, yüksek din kurulu başkanı ile de paylaştığımız sadece fıtığı vb. ile diz kapaklarını bükememe gibi iki rahatsızlık için sandalye kullanma, bunun dışındaki tansiyon vb. ayakta durmayı engelleyen rahatsızlıklarda, mümkünse ilk tekbiri ayakta alıp yere oturma ve ondan sonrasını oturduğu yerden baş ve bedeni biraz eğip rüku daha fazla eğip secde iması yapması,yatalak hastanın ise ayaklarını kıble tarafına getirip başının atına yüksekçe yastık koyarak kıbleye çevirmesi ve baş hareketi yaparak namazını kılmaya çalışması asıldır. Kısaca ima kişinin gücü ile sınırlı olduğu için az eğilme çok eğilme, beli düz oluncaya karar bükme gibi külfetler hastaya yüklenemez. Sembolik hareketler ima için yeterli olabilir. Uçakta veya otobüste oturduğumuz yerde namaz kılmada olduğu gibi. Selamlar.

****** Derli toplu fikir edinmek isteyenler aşağı linkte bilimsel bir yazı bulabilirler.

http://www.enfal.de/Fikhi/K/K3/kiyam.htm   erişim 21/01/2020  Kıyam kakkında bilimsel bir yazıdır, hasta namazını da kapsar

http://acikerisimarsiv.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/7163/261064.pdf?sequence=1&isAllowed=y  erişim 21/01/2020

İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 446; Döndüren, “Kıyam” ŞİA, IV, 339.KIYÂM (NAMAZDA)       erişim 21/01/2020

http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/kiyam-namazda.html  erişim 12 ağustos  2013….01/01/2020

****İmran İbni Husayn şöyle demiştir********

.-Bevasir illetine mübtela idim. Nebiyy-i Ekrem sall’llahu alethi vesellem’den salat-ı marızm keyfiyetini sordum “Ayakta kıl, gücün yetmezse oturarak, ona da gücün yetmezse yan yatarak kıl.” buyurdu.  Buharî

Hastalıkta namaz  Şafii mezhebinde de başını  yere, secde mahalline koyamayan kimse hakkında  tam görüş birliğine varılmamış konulardan birisidir.  Onlardan bir kısmı (imam-ı Gazali.+.İmamül Haremeyn..)yastık..vesaire gibi yüksek bir yer üzerine gerçek secde yaparlar. Onları bu şekilde davranışa sebep olan aşağıdaki hadis-i şerif olabilir

أنَّهاَ     كَانَ    بِهاَ    رَمَدٌ    فَسَجَدَتْ   على  الْمِرْفَقَةِ    فَجوْزَ   لَهاَ   رَسُولُ   اللّهِ

*****Ümmü Selemenin gözü ağrıyordu.*****

Yastık üzerine secde etti.  Resulullah (sas) da ona bunu caiz gördü.

Mebsut 384 hasta namazı   Abdürrezzak, Musannef, 11/478    İbn Ebu Şetbe, Musannef, 1/244

******Îma nedir?*****

Cevabı zor gibi gözüküyor. İma Arapça lügatlerde   ومأ yani (vav mim hemze) kökünden gelen bir kelimedir. Eşare, işaret etme, bazı yerlerde kinaye anlamına gelir. Gerçek anlamı budur. Böyle olmasına rağmen zamanımızda îma kelimesine dinsel bir anlan verilip dînî lügatlere işlendiğini görmekteyim. Bu kelimenin kütüb-i sitte dediğimiz 6 tanınmış hadis kitabının hasta namazı bölümünde bulunmadığı akla gelmeli ve illa şu manadadır diye iddiaya kalkışmamalı. İsim yapmış fakihler (Hindiyye, Zeyleî, Halebî, İbni Abidin, Cağferî…) ima kelimesini şartlara bağlı olarak bel veya başın eğilmesi anlamında kullanmışlar, ve tercüme eden alimler de eğilme olarak tercüme etmişler.  İmanın daha kesin kavramını  Hanefi ve cağferi fakihlerin ima anlayışlarını yazmış oldukları kitaplardan öğrenebiliyoruz. Hanefi kaynakların neredeyse tamamında imanın biraz değişik anlamı daha var ki o da:

 Hasta namaz kılarken aslını yapmaya çalışmış ama yapamamışsa yine  geçerlidir ve hasta ima ile kılmış olur. Şimdiki lisan ile aslını  yapamayan ima ile yapmış olur. 

İma sadece baş eğmek olsaydı İmam gazali ve “imam-ül-harameyn” hastanın bir yükseltiye secde edebileceğini söyleyemezdi. Ayrıca:

*******İbni Abidin den**** hasta namazı bahsinde İmamı züferin îma anlayışını görüyoruz.

(METİN :sahife 9 Kaşı gözü ve kalbi ile ima yapamaz. İmam Züfer buna muhaliftir. )İmam-ı Züfer kaş ve göz ile îma yapılabileceği fikrindedir.

Burada bilinmesini istediğimiz şey ima’nın tek bir kalem olmadığı ancak, ibadeti anlatmaya yönelik bir işaret olduğudur. Rüku için öncelik bel eğilmesi şeklindedir, bunu yapamayan baş eğmesi şeklinde ima ile yapacaktır. Secdeye giden biri, secde yapamıyorsa eliyle secdeyi gösterip el iması yapamaz, el iması kabul görmemiştir. Çoğunluk kaş ve göz iması ile  de namaz kılmayı kabul etmemiştir.

***HALEBÎ nin îma anlayışı,******

Halebi isimli  eserde bir yerde beden eğilmesi  îmâ türü olarak kabul ediliyor. Bak Halebi Sagir ve Tercemesi sayfa 167. 

HALEB%20SAGIR%20openmaktaba.com.pdf erişimi için tıklayın

Yastık üzerine secde etmek isteyen biri için kullanılan ifadeler şöyledir. (Eğer yastık yer üzerinde olur da, onun üzerine secde ederse yine caiz olur. Fakat eğer yerin kuvvetini bulursa onun namazı rükû ve sücut ile olur. Eğer bunu bulamazsa onun namazı yine îmâ  iledir.)

Açıklama: Bunu daha iyi açıklayacak olursak  yerdeki yastık gibi bir yükseltiye secde edecek kişi elbette bunu gövdesiyle eğilerek yapabilecektir. Baş yastığa iyice değmiş ve yastığın sertliği hissedilmişse, bu namaz dosdoğru secde ile yapılan bir namaz olur, ama baş yastığa ancak ulaşmış, yastığın sertliği hissedilmemiş ise secdesi doğrudan secde değil bel eğilmesi suretiyle yapılan îmâ  secdesi olur. Bu anlayış İbni Abidin, Zeyleî, Münye şarihinde de mevcuttur.

 http://www.geocities.ws/husnu66tr/hasta_namazi.htm

 *******İbni Abidin İbni Abidin îma anlayışı: (reddulmuhtar-hasta namazı)***

Ben derim ki: (yani İbni Abidin) Doğrusu tafsilata gitmektir…….  Yere konulan şey taş gibi üzerine secde sahih olan şeylerden olup yüksekliği bir veya iki kerpiç miktarını geçmezse onun üzerine yapılan secde hakiki secdedir. Ve o kimse namazını ima ile değil, rükû ve sücudüyle kılmıştır. ……… Yere konulan şey, üzerine secde sahih olanlardan değilse (yani yumuşak pamuklu yastık gibi ki secdede içeri çöker) namazını ima ile kılmış sayılır.

Açıklama: (yazar) Hasta yere konulan yüksekliği bir kerpiç boyunu aşmayan bir cisim üzerine secde yapmaya çalışıyor. Böyle bir secde ancak belin ve başın yere kadar eğilmesiyle mümkün olur ve secdeye ulaşamamış olsa dahi secdesini belin veya vücudun eğilmesi şeklinde yapmış oluyor.

İbni Abidin  burada bel ile eğillip secde yapmaya çalışmayı îma olarak kabul ediyor. İbni Abidin (Secdeye gitmeyiniz, başınızı eğiniz demiyor.)

İbni Abidinden ikinci örnek ima anlayışı

METİNSücudunu rükûundan daha aşağı eğilerek yapar. Bu lâzımdır. Üzerine secde etmek için yüzüne bir şey kaldırmaz. Bu tahrîmen mekruhtur. Fakat yapılır da o kimse başını secdesi için rükûundan dahi fazla eğerse sahih olur. Halbuki bu secde değil, îma’dır. Meğer ki yerin (kaldırdığı cisim olmalı) sertliğini hissetsin. Başını eğmezse îma bulunmadığı için sahih olmaz.

İfadenin daha anlaşılır açıklamasını  Fetevay-ı Hindiyye den öğreniyoruz. İfade; kendisi secdeye gitmeyip, yerden bir cisim alıp yüzüne doğru kaldırarak  onun üzerine secde yapmak  isteyenler için kullanılmış, ancak zamanımızda bu uygulama ortadan kalkmış durumdadır, aksi halde (Yerin sertliğinin hissedilebilmesi için vücudun yani belin bizzat secde mahalline eğilmesi gerekir. Sırf baş eğerek  secde mahallinin sertliği veya yuımuşaklığını  hissetmek mümkün değildir.  sadece baş eğilerek secde mahalline ulaşmak ancak olsa olsa kuş cinsi için mümkün olabilirdi. )

******Musannıf:***** «Sücudunu rükûundan daha aşağı eğilerek yapar.»Yüzünü yaklaştırabildiği kadar yere yaklaştırmak: lâzım değildir.

 Açıklama: Musannif burada çok açık şekilde hastanın nasıl secde yapacağını beyan ediyor. Secdeyi baş eğerek yapınız demiyor. az da olsa secdeye doğru eğiliniz, yüzünüzü yere yapıştırmak için zorlanmayınız diyor.

 Musannıf bu sözüyle biraz eğilmenin rükû için kâfi geldiğine işaret etmiştir.  

Musannif eğilmede yüz çehre nin yere yaklaşması ifadesini  de kullandığından eğilmenin bel eğilmesi şeklinde olduğunu açıkça tasdik etmiş oluyor.  Musannif Hanefi fıkhının en açık îmâ tarifini yapmıştır. Musannif kim dersek, Hanefi fakihlerinden biridir. Çok döküman topladığı, yazdığı, bunları tasnifle çok uğraştığı için musannif lakabını almış, asıl ismi kaybolmuş. 

*******Caferilerin Îma anlayışı******

“Tevzihu’l Mesail”    TAM İLMİHAL

[İran menşeli veya  Caferi Türkçe bir ilmihal  kaynak ‘da rüku ve secdede eğilme,  anlayışı :

Eserin Orijinal Adı:  “Tevzihu’l Mesail”    TAM İLMİHAL

http://www.sistani.org/index.php?p=741491&id=56&pid=3127      erişim 17/08/2013

http://islamkutuphanesi.com/turkcekitap/online/tamilmihal/book.htm#_Toc111104591  erişim 17/08/2013-  –31/12/2019

RÜKÛ –  Eğer bir şeye yaslanarak da normal şekilde rükû yapamazsa, rükû denilecek kadar eğilmelidir. Bu kadar da eğilemezse, başıyla rükû için işaret etmelidir
1023- Rükû miktarınca eğilemeyen kimse, bir şeye yaslanarak rükû etmelidir. Eğer bir şeye yaslanarak da normal şekilde rükû
yapamazsa, rükû denilecek kadar eğilmelidir. Bu kadar da eğilemezse, başıyla rükû için işaret etmelidir.

1055- Oturabilen fakat alnını yere ulaştıramayan kimse, secde denilebilecek miktarda eğilebiliyorsa eğilmeli..

1057- Asla secde edemeyen, secde denilebilecek kadar da eğilemeyen kimse,  secde için başıyla işaret etmelidir.]

(açıklama: Caferi fıkıhında dikkat edilirse eğilemeyen kimseler için ( başınızı eğin) ifadesi kullanılmıyor, sadece (başıyla secdeye  veya rukuya i şaret eder) deniliyor *************************** ******************************/

İmam Gazalinin ima anlayışı

Hasta olan kimse secde için başını yere koyamazsa İmam-ı Harameyn ve Gazali’ye göre yastık ve masa gibi yüksekce bir şeyin üzerine başını koyup secde eder. Hasta olan kimse secde için başını yere koyamazsa namazını nasıl kılacaktır. İmam-ı Gazâli’ye göre (mümkünse) yastık ve masa gibi yüksek bir şeyin üzerine başını koyup secde eder. fıkıh-ihya.org

Açıklama: Gazalide ima yok gibi– secde icabında bir yükseltinin üzerine baş secdesi olacak

http://www.iskenderpasa.com/D3257AF4-1CF6-4C3E-A0F6-BE77493E6A13.aspx

****Resulu Ekrem HZ muhammed (sas) hadislerden çıkan ima ifadeleri ****

îmâ ederken secde için, rükû için eğildiğinden daha fazla eğilir.

(Sücud için olan îmâ, ruku için olan îmâdan aşağıca olur, yani biraz daha eğilir.)Memmet Zihni efendi tercemesi

Sücudunu rükûundan daha aşağı eğilerek yapar. (İbni Abidin)

“Gücün yeterse toprak üzerinde namaz kıl Bu mümkün değilse imâ ile kıl ve secdeni rükûundan daha fazla eğilerek yap” Hamdi Döndüren tercemesi

******************************************************************************

Hüsnü Köktürk‘ten   Yorum-açıklama veya bir gözlem (sadece hastalıkta namaz için )   Hastalıkta namaz

Hastalıkta namaz ile ilgili yazılar çok ise de delil kabul edilen kaynakların hepsi  güçlü belgeler olarak gözükmeyebiliyor. Müslim gibi en muteber hadis kaynağında hastalıkta namaz konusunda  hiç hadis-i şerif yok. Yine en sahih hadis kitabı addedilen iki kitaptan biri olan  Buharî isimli hadis kaynağında îmâ  kelimesinden hiç bahsedilmiyor. Îmâ kelimesinin bulunduğu hadis Buharî ve Müslimin dışında  bulunuyor. Hatta îmâ kelimesini kütübü sitte denen 6 kitabın içerisinde dahi şu ân’a kadar hiç bulamadım diyebilirim. Fetva verirken sadece bilgi toplamaya çalışılmış, bilgi kaynağının sıhhat durumu üzerinde fazla düşünülmemiş gibi bir ortam görüyorum. En birinci fetvalar Kütüb-ü sitte dışındaki iki veya üç hadis-i şerif üzerinden verilmiş. Öyle ki kitap yazan fakihler kaynak olarak hadisi şerifin bulunduğu (kaynak  kitap) ismini dahi belirtmemişler  İmrân hadisi şöyledir diyerek ….yazılarına devam etmişler.

Bir yazı, veya bilginin bulunduğu bir kaynak okurken dip notların yazara mı ait yoksa sonradan mı konmuş olacağı akla gelmeli ve parantez içi yazıların, dip notların, gerçeği yansıtıp yansıtmadığı, kimler tarafından kaleme alınmış olduğunu nazar-ı itibara almakta fayda görüyorum.

Îmâ kelimesinin bulunduğu Kaynakların birisi  Zeylaî nin Nasbu’r-Raye cilt 2 sayfa 175 isimli kitabından. Mehmet Zihni Efendinin Nimetül-İslam isimli kitabında bahsedilen hadis-i-şerif buradan alınmış olabilir. Hadis-i-şerifin Arapça aslını zor buldum. Ama biraz yukarda Nurul- İzah maddesinin arapça bölümü ne bak. Bu hadis-i-şerifin tercümeleri Îmâ ya  bel veya veya beden eğilmesi anlamı   verenlere rehber gibi gözükebiliyor.  Îmâ da baş  kelimesine önem verenlerin  kaynak kitabı sadece Taberani nin  Camiul-Kebir isimli hadis-i şerif kitabında.

Açıklama:  (Taberani hadis-i şerifinde ilk defa bir hasta için başını eğ şeklinde bir ifade zikredilmiş ise de bu ifade ihtimal, hasta az da olsa  rükuu ve secde için eğilemeyen yatalak birisi idi ve başını eğ şeklinde bir çözüm sunuldu. Baş eğme, tüm hastalara değil, belini ve vücudunu eğemeyen ağır  hastalara ait bir seçenektir.) Netice olarak hasta hakkındaki hadis-i şerifler arasında bir uyumsuzluk söz konusu değildir. Bu hadisi şerifi Şafii fakihlerinden İmam Rafii sahih bularak almış fakat şafii halk üzerinde hasta namazı bilgi bütünleşmesi tam olmamalı ki İmam Gazali ve İmam-i harameyn hastalarına başlarını eğdirmemişler, bir yükselti üzerine secde ettirmişlerdir..Çoğu konuda detaylı bilgi vermekle tanınan  Mebsut  isimli kitap Taberaniden (Camiu-l kebir) Hasta namazı ile ilgili bir hadis naklederken, Hanefi fakihlerin çok başvurduğu  Bezzar,  Magrifet ve  Darekutnî de ki hadisi şerifleri görmemiş veya onlara ulaşamamış olması dikkat çekicidir. Bu durumun yazarın çok eski yıllarda yaşamış ve hatta eserin hapishanede zor şartlar altında yazılmış olmasının sebebi olabilir.

“Îma Baş eğmedir” ifadesinin kaynağı nedir? dersek bunu İbni Abidinden öğreniyoruz. Ancak bu kaynaklar çoğumuzun hiç bilmediği, duymadığı kaynaklar, dinde ne derece etkili olabilirler? Bu ifadeler mevcut hadisi şerifleri ortadan kaldıracak kadar güçlü müdürler.? İbni Abidin yazılarında hiçbir zaman Makdisî ye uymamıştır

« İmanın hakikatı başı eğmektir. «Sırf hareket ettirmesidir» diye de rivayet olunmuştur. Tamamı İmdât’tadır. O da Bahır ile Makdisî’den nakletmiştir.»

Ciddi lügat kitaplarında bulunmayan bu tür bir  ima ifadesi, hadis-i şeriflerin anlamını değiştirecek kadar kuvvetli’midir? 

*******İmran hadis-i şerifi***********

Buhari de taksir  bölümünde  Salat-i Mariza  konusunda sadece tek bir adet hadis-i şerif var ki: Bu hadis-i-şerif üzerinde saten bir ihtilaf yok. İmran hadisi rivayeti

عَنْ عِمْرَانَبْنَ حُصَيْنٍ رَضِى اللّ هُ عَنْهُ قَالَ كَان َتْ بِى بَوَاسِيرُ فَسأَلْتُ النَّبِى َّ صَلّى اللّهُ عَلَ يْهِ وَ سَلَّمَ عَنِ الصَّلاةِ فَقَالَ صَلِّ قَائماً فَاإِ نْ لَمْ تَسْتَطِعْ ف َقَاعِداً  فَاإِنْ لَمْ تَسْتَطِعْ فَعَلى جُنْبٍ

İmran İbn-i Husayn radıya’allahu anh’den:   Şöyle demiştir. Bevasir illetine mübtela idim. Nebiyyi ekrem (sas) den salat-ı marizm keyfiyetini sordum.  “Ayakta kıl, gücün yetmezse oturarak, ona da gücün yetmezse yatarak kıl.” Buhari cit 3  sayfa 397– 572 numaralı hadis’ i şerif. En kuvvetli hasta namazı delili, fakat burada îmâ  kelimesinden söz edilmiyor.

Somalili Muhaddis  Zeyleî’  nin Arapça “Nasbur’-raye li ehadis el Hidaye” isimli kitabının Arapças aslını çok zorlukla internet ortamımda DOC uzantılı dosyalar halinde bulabildim. Birbirine yakın, birkaç rivayet toplamış, zayıf gördüklerini de almış, bunlara “garip” ismini vererek tasvip etmediğini belirtiyor. Aşağıdaki hadis- şerif 174 üncü sahifede Cabir hadisi  Bu hadis-i şerif Müsned-i Bezzâr’ da ve  Beyhâkî’ nin  mağrifet’ inde bulunuyor.

حَدِيثُ جَابِرٍ، فَ أَخْرَجَهُ الْبَزَ ّارُ فِي “مُسْنَدِه ِ”. وَالْبَيْهَقِيُ ّ فِي “الْمَعْرِفَةِ” ع َنْ أَبِي بَكْرٍ الْ حَنَفِيِّ ثَنَا سُف ْيَانُ الثَّوْرِيُّ ثَنَا أَبُو الزُّبَيْرِ ع َنْ جَابِر  أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى ا للَّهُ عَلَيْهِ وَس َلَّمَ عَ ادَ مَرِيضًا، فَرَآهُ ي ُصَلِّي عَلَى وِسَا دَةٍ، فَأَخَذَهَا، فَرَمَى بِ هَا، فَأَخ َذَ عُودًا لِيُصَلِّيَ عَلَيْهِ، فَأَخَذَ هُ، فَرَمَى بِهِ،   وَقَالَ: صَلِّ عَلَى الْأَرْ ضِ إنْ اسْتَطَعْت، و َإِلَّا فَأَوْمِئْ إيمَاءً، وَاجْعَلْ سُجُودَك أَخْفَضَ م ِنْ رُكُوعِك

Sallallahu teâlâ aleyhi ve sellem  efendimiz hazretleri, bir hastayı ziyaret buyurup, önüne yastık alarak, namaz kılmakta görmüşler, yastığı atmışlar. Hasta önüne bir tahta almış, onu da atıp : <Muktedirsen yere secde yaparak kıl, değilsen, imâ et ve sücudun için olan îmâ’ yı rükûu için olan îmâ dan daha aşağıda yap>

175 inci sahifede ise benzer  şöyle bir hadis-i şerif var.  Süneni Darekutnî den

وَأ َخْرَجَ الدَّارَقُطْنِيُّ فِي “سُنَنِهِ” عَنْ الْحَسَنِ بْنِ الْح ُسَيْنِ  الْعُرَنِيِّ ثَنَا حُسَيْنُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ جَعْفَر ِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَن ْ أَبِيهِ عَنْ عَلِيِّ بْن ِ أَبِي طَالِبٍ عَنْ ا لنَّبِيِّ صَلَّى ال لَّهُ عَلَيْهِ وَسَ لَّمَ، قَا لَ:

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * **

” يُصَلِّي الْمَر ِيضُ قَائِمًا، فَإِ نْ لَمْ يَسْتَطِعْ صَلَّى قَاعِدًا، فَإِنْ لَ مْ يَسْتَطِعْ أَنْ ي جُدَ، أَوْمَأَ، وَجَعَلَ سُجُودَهُ أَخْفَضَ مِنْ رُكُو عِه

Hadis-i Şerifin kabaca anlamı şu şekildedir

Netice olarak  Bezzar, beyhakî, Darekutnî  bu üç kitap bel eğilmesini kastederken sadece Taberanî Camiul Kebirinde  baş eğilmesini esas alan hadis

Açıklama: Taberani hadis-i şerifinde ilk defa bir hasta için başını eğ şeklinde bir ifade zikredilmiş ise de bu ifade ihtimal, hasta normal şekilde rukuu ve secde yapamayan yatalak birisi idi ve başını eğ şeklinde bir çözüm sunuldu. Netice olarak hasta hakkındaki hadis-i şerifler arasında bir uyumsuzluk söz konusu değildir.)

Namaz beden ile yapılan, bir ibadettir ve hastalar bu işlemi  (güçleri yettiği ölçüde yapacakları şeklinde) bir kural konulmuştur.

Hastanın, sağlamdan ayrıldığı noktalar, gücünün yetmediği şeylerdir. Hasta, gücünün yettiği hususlarda sağlam gibidir. (Hindiyye tercümesi)

******Bir yorum: Hüsnü Köktürk***************

Sandalyede namaz kılanlar için “sizin secde için yaptığınız ima rüku içim yaptığınız imadan daha kısa oluyor, bu nedenle namazınız batıl oluyor”     Diyenler için cevap

Hadisi şerifte “secde için yaptığın ima rüku için yaptığın imadan daha aşağıda olsun” ifadesi namazını oturarak ve hem rükusunu hem de secdesini peşpeşe yapması gereken hasta bir musalli için söylenmiştir. Sandalyede namaz kılanlardan rükusunu ima ile kılmayıp tam yapanlar bu hadisi şerifin kapsamı dışında kalmaktadırlar. Çünkü iftitah tekbirini, ya kendisi yalnız veya imamla beraber ayakta alıyorlar, ve rükularını tam yapıyorlar, sadece secdeyi ima ile yapmaktadırlar. Onlar rükularını ima ile kılmamış sadece secdeyi ima ile kıldıklarından  ismi geçen hadis’i şerifin dışında kalmaktadırlar. Açıkcası ortada iki  îma değil sadece bir îma olayı var, bu nedenle bu şekilde sandalyede namaz  kılanlar (imanın biri  diğerinden alçak olsun gibi bir hükmün dışında kalırlar). Rüku olayı gerçek olarak yapılmış bitmiştir. Musallinin Oturup secde yapacağı yerde artık yeniden hayali bir rükuu borcu yoktur

Şu var ki   ortamlarda bazı yorumcuların fıkıh kitaplarında bulunmayan ve sadece kendi kanaatlerini doğru kabul edip halka sunmalarında ciddi hatalar seziyorum. Bu tip yorum yapan  yorumcular icabında kişinin imam arkasında kıldığı namazı batıl sayıp, kişiyi cemaatten dışarı çıkaracak kadar ileri gidebiliyorlar. İmam arkasında cemaatle kılınan gerçek bir namaz nasıl olur da birileri tarafından iptal edilebilir?

Oysa fıkıhın tamamında kişi namazın aslını yapabiliyorsa,  imasını yapamaz. Kişiler namazda yapabildikleri yerlerde hasta değil sağlamdırlar. Yirmi satır yukarda İbni Abidin cevabına bakılması

**************************************************************

Uygulamalarda hastalar cidden yapabileceklerini yapabiliyorlar mı? Yani yapabilen  kıyamı ayakta yapacak, yapabilen rüku için eğilecek, yapabilen secdeye gidecek, yapamadıkları konularda ima yapacaklar.

Fıkıh işlerinde hayli çalışmaları olmuş, Mısır’a araştırıcı olarak gitmiş bir fakih arkadaşıma hasta namazı konusunu sordum. Cevap  şu idi[ seferi  namazında da durum böyle –tembe…tercih….. etmişl….]

Kaynak olarak verdiğim linkler  inanılmaz kısa kadar kısa süreç içerisinde ortadan kalkıyorlar

http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/kiyam-namazda.html  erişim 12 ağustos  2013….01/01/2020

Oturarak namaz kılmada rükû ve secdeler güç yettiği ölçüde yapılır. Eğer belin eğilmesi mümkün değilse veya sakıncalı olacaksa, başıyla imâ yapar. İmâda baş secde için rükûdan biraz daha fazla eğilir. Böylece ikisi birbirinden ayrılmış olur.

Kanal 7 de onu ile ilgili çok detaylı bir video adresi  Kocaeli ve birçok vilayetin aktif müftüsü  MEHMET SÖNMEZOĞLU  yaptığı videolarla da halka inmeyi başarabilmiştir

http://www.youtube.com/watch?v=W1D_UZMyJKg  erişim 05/10/2013…02/01/2020

http://www.search.ask.com/videos?q=sandalyede+namaz&o=APN10750&l=dis&tpr=10   erişim 02/01/2020

https://youtu.be/c4pi6N1AV0g    Dr Ahmet Hamdi Yıldırım  bel ve baş imasını anlatıyor

http://www.youtube.com/watch?v=3mXdQLGYwCE    Erişim  30/08/2013..02/01/2020

Konu ile ilgili internetten seçme bazı yazılar, bazı kaynaklar.

https://www.youtube.com/watch?v=abT6ZXHImPs   Diyanet TV   erişim   01/01/2020

Diyanet TV deki bu videoda diyanet yetkilisi hastanın rüku ve secdeye nasıl eğileceğini gösteriyor.

 

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.